Sen Hiç “Hiç” Oldun Mu?
Sürekli ben dilindeyizdir. Sen hiç “hiç” olmayı düşündün mü? Bu aralar hiçliği ararım içimde. Gezinirim oralarda sorarım kendime ne için varım ne için yaşıyorum diye. Fani dünyaya dalıp gitmemek için düşünür dururum.
Bu fani dünyadan çok şey isteriz. Dünya hayatına bu denli bağlı olmak, her şeye sahip olma isteği insanı özünden koparır. Bu denli dünya hırslarına kapılmaktan özü göremez olduk. Sahi hiç düşündün mü özünü beslemeyi. Kimiz biz? Neden bu dünyadayız? Ne için yaşıyoruz? İşte kilit sorulardan biri “ne için yaşıyoruz” bunu hiç sorgulamıyoruz. Ne için yaşıyoruzdan çıkıp her şey olmaya tutunduk. Benliğin içinde boğulmak. Aslında “ben” var mı? Bu denli boğulup dururuz..
Hayatın anlamını nesnelerde değil de kendisinde arayan insan benlikten kopmaya çalışır. Önemli olan BEN’i aşabilmek.
“Sürekli ben diyorsun. Kimsin sen..”
-Abdülkadir Geylani
Hakikat dilinde olunca insan içindeki nefsiyle savaşmaya başlar. Zihni nefsaniyetten uzaklaştırınca kendindeki güzelliği farketmeye, sırları çözmeye, gerçeği keşfetmeye, iyiyi görme yolculuğuna girer. İşte tam bu noktada kendini bilen nefsini bilir. Nefis sesine kulak asmayı bırakır. Hakikati kalbine, diline yerleştirir. Bil ki her zerrede zikir Allah’tır.
Sevdiğim bir kitaptan alıntı yapmak istiyorum:
“Dünya bir meşaket diyarıdır. Burası, keyif alınsın, mutluluk içerisinde yaşansın diye değil, insanlığa hizmet ve Rabbe ibadet için yaratılmıştır. Özünde zorluklar ve acılarla elverişli olan dünya hayatını mükafat ve mutluluk yeri olarak görürsek, dünyanın hikmetine aykırı davranmamış oluruz. Dünyaya cennete ait görevler yüklemeye başlarsak, aradığımızı bulamaz ve eninde sonunda hayal kırıklığı ve hatta yıkım yaşarız.”
Merhaba, ben Nazire Köksal. Trabzonluyum. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Kamu Yönetimi 2. sınıf öğrencisiyim. Kendi yolculuğumda hissettiklerimi yazmak ruhuma iyi geliyor. Umarım yazılarımda sizin de ruhunuza dokunabilir. Keyifli okumalar dilerim.