GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE HARİTACILIK TARİHİ
‘’Ölçmek bilmektir, ölçülebileni ölçün, ölçülemeyeni ölçülebilir hale getirin.’’ (Galileo)
‘’Keşfedildikten sonra gerçekleri anlamak kolaydır. Mühim olan keşfetmektir. ‘’ (Galileo)
Bu doğrultuda yola çıkarak keşfedilemeyeni keşfetmeyi, ölçülemeyeni ölçmeyi kendine misyon edinen dünyanın en eski mesleklerinden biri olan haritacılık, köklü geçmişinden devraldığı kültürü günümüz teknolojisi doğrultusunda,sürekli yenileyerek varlığını sürdürmeye devam etmektedir ve etmeye de devam edecektir. Bu tarih o kadar eskidir ki insanoğlunun henüz yazıyı bulmadan önce mağara duvarlarında başlattığı çizim ve not alma yöntemleri zamanla oldukları yerlerde, mağara duvarlarında, ilkel haritalara dönüştü ve bugüne dek bilinen en eski haritaları oluşturdu.
Haritacılık tarihini ilk çağ,orta çağ ve yeni çağ haritacılığı olmak üzere üç ayrı tarihte inceleyebiliriz:
İlkçağ Haritacılığı
Yeryüzündeki bütün bilimler insanların ihtiyaçları sonucu ortaya çıkmıştır. Tarih değiştikçe de bu ihtiyaçlara yeni ihtiyaçlar eklenmiş ve zamanla gelişen teknolojiyle birlikte bilimlerde o zamanki koşullara göre kendilerini yenileyerek sürekli bir gelişim göstermişlerdir.
Henüz yazı bulunmadan önce ilk insanlar hayatlarında önemli gördükleri olayları,yerleri hatta günlük yaşamlarını,tecrübelerini,korkularını kısaca duygularını resmederek haritacılık tarihini başlatmışlardır. İnsanlar yerleşik hayata geçerek tarımla ilgilenmeye ve medeniyetler kurmaya başladıkça toprağın önemi artmış ve araziler sınırlandırılarak yüzölçümlerinin,sahiplerinin belirlenmesiyle mülkiyet ve vergilendirme gibi yeni kavramlar ortaya çıkmıştır.
İlkçağ haritacılığının uygarlığın bir fonksiyonu olarak M.Ö. 4000 yıllarında başladığı düşünülmektedir. Babil kentinin, bu dönemlerden kalma ve tablet üstüne çizilmiş bir kadastro haritası bulunmuştur. Bugünkü Dicle-Fırat nehirleri arasında kalan ve M.Ö. 3800 yıllarında ilk çağın en ileri uygarlıklarının kurulduğu Mezopotamya’da Fırat Nehrinin akışını gösteren balçık üzerine yapılmış haritalarla, Mısır’da bulunan haritalar, araştırmalara göre ilk haritadır. M.Ö. 3000 yılında ise bilgin Yu-Kong, Çin’in bir haritasını çizmiştir.
Eski Çin Haritası Yollar,sulamakanalları,ekilitopraklar (M.Ö. 1400 Kuzey İtalya)
Ortaçağ Haritacılığı
Göçebe yaşam tarzından sıyrılarak yerleşik hayata ayak uyduran insanlar, toplu bir şekilde yaşarken güvenliklerini sağlamak, zamanla artan nüfus yoğunluklarını barındırabilecek geniş ve verimli topraklar keşfetmek için büyük ordular ve medeniyetler kurarak coğrafi arayışlara girmişlerdir. Bu arayışlar sırasında okyanuslar, denizler ve büyük coğrafyalarla karşılaşan insanoğlu okyanus ötesini hedefleyerek gelişmiş aletlere ve küçük ölçekli haritalara ihtiyaç duymuştur. Ayrıca bu dönemde toplulukları düzen içerisinde bir arada tutabilmek için hukuki ve dini kavramlar ön plana çıkmıştır.
Beatus’un Cennetin Katları Haritası (778) Divanü Lügat-üt Türk , Dünya Haritası (1072-1074)
Ortaçağ haritacılığında, bu dönemin felsefesine uygun olarak efsanelerin ve dogmaların etkisi görülüyor. Bu haritalarda Hristiyan topografyası ve kozmoponisi yer almaktadır. Avusturyalı rahip Beatus’un 778 tarihini taşıyan haritasında Cennetin katları açıklanmaktadır. 950 yılında ise Coğrafyacı Ebu İshak İstikrari geometrik bir dünya haritası çizmiştir. Türk asıllı Biruni’nin XI. Yüzyılın ilk yarısında çizdiği denizler haritası önemli bir çalışmadır. Kaşgarlı Mahmut’un 1072-1074 yılları arasında yazdığı “Divan-u Lügat-üt Türk” adlı eserinde yeralan daire biçimindeki dünya haritası Türk Bilginlerinin yaptığı ilk harita olarak kabul edilmektedir. Ortaçağın sonuna doğru haritacılık alanında gelişmeler olduğu görülmektedir. İdrisi’nin 1154’de Palermo Kralı için çizdiği dünya haritası verdiği ayrıntılar bakımından gelecek dönemin öncü yapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir. XIV. Yüzyıl Ortaçağ haritacılığına yenilikler getirmiştir. XIV. Yüzyılın Arap coğrafyacısı İbn Verdi ise 1349 tarihli haritasında kıtaları, denizleri gerçeğe uymayan biçimde gösterme geleneğini sürdürmektedir.
Yeniçağ Haritacılığı
Yeniçağların başında Rönesans bilim anlayışı haritacılığa yeni ve değişik ivme getirmiştir. Yeni keşifler, yeni kıtaların bulunuşu harita yapımında sağlıklı çizimler için daha uygun ortam yaratmıştır. Osmanlı haritacılığı, İmparatorluğun her alanda gelişmişliğinin doruk noktasına ulaştığı XVI. Yüzyılda ciddi aşamalar göstermiştir. Bu yüzyılın hemen başında Piri Reis’in haritaları Akdeniz Bölgesinde uzun zaman yalnız Osmanlılar için değil, batılı harita çizerleri ve denizciler için de önemli bir kaynak olmuştur.
Modern Türk Haritacılığının başlaması ise 1895 yılında Türk subayları ve Fransız harita uzmanları ile oluşan bu Taksim-i Arazi (Jeodezi) komisyonu, baz ve nirengi esaslarına dayalı modern anlamda bir harita yapımına başlamak üzere teşkilatlanmaları nedeniyle 1895 yılı hesaba dayalı Modern Türk Haritacılığının başlangıç noktası olarak kabul edilmiştir.
Günümüzde artık haritacılık kavramı isminin ifade ettiği anlamın çok daha fazlasını içermektedir. Hatta ülkemizde jeodezi ve fotogrametri, geomatik bilimi gibi farklı isimlerle anılıyor da olsa halk arasında genel olarak haritacı ismi kullanılır. Haritacılık bilimi ilk çıktığı zamanlarda sadece harita üretim fonksiyonunu üstlenmiş gibi görünse de ihtiyaçlar doğrultusunda yoğun bir şekilde ölçme tekniklerini de içerisine almıştır. Günümüzde içerdiği fonksiyonları detaylıca açıklayabilmek için sayfalarca yazı yazmak gerekse de anabilim dalları açıklanarak kafada bir şeyler şekillenebilir.
Uzaktan Algılama Uydusu Drone ile yapılan Fotogrametri Çalışması
Ölçme Tekniği: Karayolu,demir yolu,çizgisel hatlar,köprüler,barajlar,hava yolları vb. bütün mühendislik yapılarının inşasında projenin zemine uygulanması ve gerekli ölçümlerinin yapılmasını içerir.
Kamu Ölçmeleri: Kadastro,kamulaştırma,imar planı uygulamaları, kentsel dönüşüm, taşınmaz değerlemesi, arsa-arazi düzenlemeleri ve yönetimi gibi konuları içerir.
Kartografya: Siyasi,fiziki,beşeri ve ekonomik haritaların dışında özel olarak mühendislik projelerinde ihtiyaç duyulan maden sahası vb. gibi özel haritaların üretilmesi tekniğidir.
Jeodezi: Ölçme işlemleri için ihtiyaç duyulan koordinat sistemlerinin, referans ağlarının kurulması, yerin temel şeklinin, gravite alanının, ortalama yer elipsoidini belirlenmesi gibi konuları içerir.
Fotogrametri: Gökyüzünden çekilen resimlerin dijital ortamlarda değerlendirilerek objelerden 3b koordinat, ortofoto, topografik harita ve plan oluşturulması konularını içerir.
Uzaktan Algılama: Hedef nesne hakkında ölçme ve algılama işlemlerinde elektromanyetik enerjinin yani uyduların (GNSS) kullanıldığı yöntemler kastedilir.
Totalstation ile yapılan bir Mühendislik Ölçmeleri Geomatik bilimi
Geçmişten günümüze değin haritacılık tarihini anlattığım bu yazımda, aslında sadece bu mesleğin değil diğer mesleklerinde tarih sahnesinde zamana ve ihtiyaçlara bağlı olarak nasıl değişebileceğine ışık tutmuş olduk. Kim bilir, belki de insanoğlu gelecekte başka gezegenlere koloniler kurarak yeni medeniyetler inşa edecek, yıldızlar arası uzayı haritalayarak 2 boyutlu düzleme indirgeyecektir.
Şüphe yok ki değişim kaçılmaz gelişme ise tercihe bağlıdır. Ama değişime ayak uyduramayanlar tarih sahnesinde asla var olamayacaklardır.