Üzüm Üzüme Baktığında
Beynin elektrik sinyallerinin senkronizasyonu üzerine çalışan nöroloji uzmanı Prof. Dr. Moran Cerf ve ekibi, birlikte zaman geçiren insanların beyin dalgalarını incelediğinde bu sinyallerin birbirine çok yakın hatta kimi zaman birbiri ile birebir aynı olduğunu belirlemiştir.
Bu konu üzerine araştırmaya başladığım ilk sıralarda bile hayattan örneklerle doldu düşüncelerim. Sizce de çok haklı değiller mi? Zaten bunun üzerine atasözlerimiz bile yok mu? Çok bilinen ve sık kullanılan bir örnekten hemen bahsedelim o zaman. 😉
Üzüm Üzüme Baka Baka Kararır
Aslında belki hepimiz ne anlama geldiğini biliyoruz ama kısaca nedir? ne değildir? diye bahsetmek gerekirse “Kişiler kiminle arkadaşlık ettiyse, kişi ondan etkilenir. Arkadaşının düşüncelerine, alışkanlıklarına eğilim duyar. Arkadaşının huyunu alır ve artık onun gibi davranmaya başlar” anlamında kullanılmaktadır.
Atasözü olarak mecazi anlamda kullanılsa da, gerçek anlamda da değerlendirmek mümkündür. “Örneğin olmamış üzümü, olmuş üzümlerle aynı kasede bekletirsen, olgun olan meyvelerin salgıladığı etilen gazı, etrafındaki diğer meyvelerinde olgunlaşmasına neden olacaktır. Çünkü etilen gazı doğal olarak çoğu bitkide bulunur ve onların olgunlaşmasını sağlar. Bununla birlikte, olgunlaşmanın sonrasında da meyveler bu gazı salgılamaya devam ettiğinden, zamanında tüketilmezlerse yumuşamaya, kararmaya ve sonuç olarak çürümeye başlarlar.”
Bu meyve tabağından alacağımız ders ise deyim yerindeyse “çürümüş olanların yanında durmak bizi de çürütecektir.” (Çürümek kelimesi yerine herhangi bir duyguyu yerleştirmeyi deneyin )
Demem o ki gözlem yeteneklerimizle zaten birlikte vakit geçiren insanların düşünce yapılarının benzediğinin farkındayız. Peki ya bu işin bilimsel kısmı?
Yaklaşık 10 yıldır bu konu üzerine araştırmalar yapan Cerf ve ekibi, insanların karar alma süreçleri üzerinde çalışıyor. “Farkılı düşünceye sahip iki birey belirli bir zaman dilimini birlikte geçirerek aynı düşüncede buluşabilecekler mi?” sorusuna cevap arıyorlar ve yanılmıyorlar. Karar verme sürecinde insan beyninin sinyallerini inceliyor, sadece sinyallerin iletimini değil, insanların tepkiler verirken hangi beyin bölgelerinin faaliyete geçtiğini gösteren beyin röntgenlerini de kullanıyorlar.
Cerf’in çalışmalarından birinde, bazı film özetlerini izleyen insanların beyinleri aynı faaliyet kalıplarını göstermişlerdir. Aynı filmi izleyen, aynı kitapları okuyan, aynı tecrübeyi paylaşan ve sadece birbiriyle konuşan iki kişi; dil, duygu ve bakış açısında ortak kalıplar geliştirmişlerdir.
Bu yüzden, Cerf; (gerçi bana göre de öyle) “hayatta alabileceğiniz en doğru karar, kiminle vakit geçirdiğinizi akıllıca seçmek olacaktır. diyor ve ekliyor, “Yakınınızdaki insanların, sizin gerçekliğiniz üzerinde bir etkisi var. Bu etkilerden biri onlarla benzer hale gelmenizdir.”
“Eğer kötü bir partneriniz varsa ve bu kişiyle 10 yıl geçirirseniz, bu kararın hayatınızda önemli bir etkisi olacaktır.” Şöyle ki, nörologlar bazı insanların hikaye oluşturmada ya da aldıkları kararlarla ilgili kendilerine olumlu düşünceleri pozitifleme ve hikayeler anlatmada çok başarılı olduklarını söylüyor. Gerçekten çok kötü tecrübeler yaşamış insanlar var ama beyinlerini kullanarak onları yorumlamak için hâlâ inanılmaz yollar bulabiliyorlar.
Yine Cerf’e göre,“Daha önce bunu yapmamışsanız (yani olumlama yapmaya çalışmadıysanız)gerçeği farklı şekilde yorumlamaya başlamak zor olabilir. En kısa yol ise kendinizi bu kabiliyeti olan insanlarla çevrelemek olacaktır. Eğer onlarla vakit geçirirseniz, dünyayı benzer şekilde görmeye başlayacaksınız,.”
“Ve bu her halükarda olacak. Bunu bilinçli şekilde yapmanıza gerek yok. Beyin uyumunun avantajı bu.”
Merhabalar ben Gülnur. İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri okuyan minik bir Adanalıyım. Öğrenmeyi ve anlatmayı sevdiğim için bundan sonra sık sık karşılaşacağımıza eminim. Pozitif olmayı ve neşe saçmayı hobi olarak sizlere sunmaya geldim. Her neyse ben kısacası bu kadarım. Uzuncasını öğrenmek için yazılarımı takipte kalınn. Hoşçakalınn.