Bir Karadeniz Efsanesi…
Zamanın birinde Karadenizli iki aileden birinin oğlu diğerinin kızına sevdalanır. Bu öyle bir sevdadır ki dillere destan olur. Hal böyle olunca aileler de öğrenir. Öğrenir öğrenmesine de iki taraf da karşı çıkar, istemezler bu birlikteliği. Ve nasıl olursa olur bu iki ailenin arası git gide açılır. Oysa bizim iki aşık olanlardan habersiz sabırla vuslatlarını beklemektedirler. Tabi olanları öğrendiklerinde Karadeniz’de gemileri batar her ikisinin de…
Ansızın aldıkları bir kararla sözleşerek ertesi gece kaçarlar. Az giderler uz giderler fakat iki tarafın ailesi de peşlerindedir. Ve ne yazık ki bir ormanda sıkıştırırlar bizimkileri… Yakalanacaklarını ve bir daha kavuşamayacaklarını anlayınca iki aşık birden ‘ah’ çekerek dua etmeye başlarlar.
‘Ey güzel Allah’ım kurtar bizi… Onlar ayıracağına sen ayır bizleri… Dal olup bölüşelim, saz olup söyleşelim…’
Ve o anda duaları kabul olur, dal olup bölüşürler… Bizim güzel kız limon ağacı olurken oğlan da selviye dönüşür…
Zaman geçer maharetli eller limon ağacından kemençe, selviden de yay yapar. Bizimkiler artık muratlarına ermişlerdir. O gün bu gündür saz olup söyleşirler. Aşklarını dile getirirler…
Evet bizim daha çok eğlenceli türkülerle duyduğumuz Karadeniz kemençesinin hikayesi böyle geçer halk arasında…
Gelgelelim kemençenin nasıl bir enstrüman olduğuna…
Kemençe
Kemençe, diz üzerinde çalınan, üç telli, küçük yaylı saz grubundandır.(Günümüzde dört telli çalışmalar yapılmaktadır.). Üç telli ve oldukça küçük fakat sesi hayret verici şekilde gürdür. Osmanlı müziğinde ve Karadeniz halk müziğinde kullanılan iki ayrı türü mevcuttur. Bunlardan ilki ‘klasik kemençe’ olarak isimlendirilirken diğeri ‘Karadeniz kemençesi’ olarak anılır. Ayrıca (kesin olmamakla birlikte) bir gruba göre Kemençe Asya’dan gelmişken diğer bir gruba göre de Avrupa’dan gelmiştir.
Bu yazıda Karadeniz’imizin o güzel kemençesinden bahsetmek istiyorum sizlere…
Nereden geldiği kesin değil dedim fakat Yolava’dan tutun da Gürcistan’a kadar birçok coğrafyada halen daha ellerden düşmemektedir Karadeniz Kemençesi. Bayramlarda, eğlencelerde, ekin kazmalarda, yaylalara çıkarken, nişanlarda, düğünlerde, asker uğurlamalarında, şenliklerde her daim kemençe vardır. Özellikle KTÜ’nün şenliklerinde hamsi olmasa bile mutlaka kemençe yerini alır.
Başlı başına bir sanat olmasına karşın bir o kadar da zor bir enstrümandır kendisi. Hatta bir inanışa göre kemençe öğrenmek isteyenler yedi adet yalak kırmadan kemençeyi öğrenemezlermiş. Bu nedenledir ki zamanında bazı yörelerde çeşme yalakları sık sık kırılırmış.
Peki nasıl yapılır bu kemençe?
Kemençenin gövdesi; dut, karadut, akçaağaç, ladin, zerdali, gül, ardıç veya erik ağacından yapılabilmektedir. Fakat burada önemli olan ağacın cinsinden ziyade yetişme biçimidir. Mesela sulak yerde büyüyen ağaç değil daha kuru yerlerde büyüyen ve yaş halkaları daha sık olan ağaçlar makbuldür. Çeşitli ağaçların içleri tamamen elde oyularak tip ve özelliklerine göre 3 gün ile iki hafta arasında yapılabilmektedir. Gövdesine genellikle çamdan kapak takılır. Baş kısmına üç telini germek için üç kulak açılır. Gövdesine eşik, kapak üstüne de dil takılır. Kızılcık ağacından yay çubuğu, at kuyruğundan da yayı yapılır. Ve ibrişim tellerle de tamamlanır.
Kemençeçilerin elinde ağıt yakarlar, destanları dillendirirler, sevdaları söylerler…
Kemençe Karadeniz’in enstrümanıdır.
Kemençe Karadeniz insanının mütercimidir.
Karadeniz insanının müziğe yansıma biçimidir.
Karadeniz’in ortak simgesidir.
Kemençe… Karadeniz’dir…
Selametle…
.
.
.
Minik bir tavsiye: TRT Belgesel’in hazırlamış olduğu 8 bölümlük kemençe belgeseli var, belki izlemek istersiniz. İlk bölümün linki aşağıda…
KAYNAKÇA:
https://www.youtube.com/channel/UCSl-gKWHvuiFihxC0EkMBrA
https://www.wikizero.com/tr/Kemen%C3%A7e
https://islamansiklopedisi.org.tr/kemence
Merhaba, ben Ayşe Hanım AŞIK. (Kod adım: AHA :D) Karadeniz Teknik Üniversitesi İçmimarlık öğrencisiyim.Kız kardeşimle vakit geçirmeyi, kendi çapımda sulu boya resim yapmayı, ne kadar zorlasa da bölümümü, maviyi, denizi (malum Ankaralı olmak bunu gerektirir) ha bir de okumayı çok seviyorum. Okuyarak doğru ve kibar düşünmeyi öğreniyorum. Biraz da yazmayı deneyeyim dedim…Heyecanlıyımmm… Yazılarımda görüşmek dileğiyle…
Kemençe ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi, sanki canlanıp da kendi anlatıyor bizlere. Herkesin okuması gerekiyor bu yazıyı harika olmuş ellerin dert görmesin. 🙂
Çok çok teşekkür ederim güzel yorumun için.