Düşünmeye ne ’dersin?
Düşünmeye ne ’dersin?
İlk okuduğun şiiri hatırlıyor musun? O şiirden ne anlam çıkardığını düşündün mu?
-Cevabı bana kalsa o şiiri hangi açlık duygusu ile okuduğumuza göre değişir.
Ya da ilk yazdığın şiiri hatırlıyor musun?
-Ben çok iyi hatırlıyorum. Yüzümde çıkan o tatlı masumiyet. Saf özlük benliği.
İlk yazdığım öyküyü hatırlıyor musun?
-Ben onu çok iyi hatırlıyorum. Yazar olduğumu bir arkadaşım fark etmişti. Hey! “neden yazmıyorsun?”
demişti. Ona çok minnettarım.
Bazen aklına bile gelmeyen lakin o açlık duygusu olduğunda açtığın o şarkıyı hatırlıyor musun?
–Bu yazıyı yazarken onu açtım. Şu an dinliyorum.
Seni etkileyen o sözler neydi?
-Bir gün öyle bir mevsim oluyor ki özlüğümde şarkıların bile tadı yok oluyor. Karanlığa öyle sessizce
bakıyorum.
Seni etkileyen ilk kitabı hatırlıyor musun?
-Benim kitaplar ile aram pek iyi değildi. Okuma ile yazmayı çok kötü koşullarda öğrendim. Öğrenme
zorluğu vardı diğer adı ile disleksi. Dışlanma, ötekileştirme, ayrımcılık akla gelen her şeyi yaşadım.
Okumayı bırak kitaplardan nefret ettim. Ta ki o kitap ile karşı karşıya kalana kadar. Onu okudum.
Tekrar okudum. Sonra tekrar. Sonra okumadan duramadım. Kitaplar bir kişi. Ben ise onu seslendiren o
öz ses. Onu seslendirirken çok takıldım. Sözcükler diyemedim. Benimle dalga geçmedi bekledi. Bunca
yıl en yakın baş yoldaşlarımı benden düşman etmişler. Efendim bu kadar idi.
Çayı nasıl yorumlarsın?
-Çay fakirin tatlı şarabıdır. Şarap ise fakirin en büyük düşmanıdır. Onun için çay iyidir. Çay güzeldir.
Neden ona aşk oldun?
-Beni ya da seni yargılamadı. Beni ya da seni kırmadı. Beni ya da seni üzmedi. Beni ya da seni dinledi.
Dahi bekledi.
Umarım uzakta bir yerde güzel hatırlıyordur. Ondan bahçem hanımeli. Mevsimim ilk mevsim.
Hatırlamak güzel bir şey değil mi?
-Hatırlamak ile düşünmek arasındaki fark ne olabilir? Kişi ne zaman hatırlar? Kişi ne zaman düşünür.
Hatırlamak aynı duygular ile var olup farklı kentlerde olduğunu bilmektir.
Düşünmek şu an iyi mi? Mutlu mu olduğunu bilmemektir.
Ya bilirsin ya da bilmezsin. Temel kavram budur.
Öldüğünde mezar taşına ne yazılmasını istersin?
-Hiç düşünmedin mi? Ben düşündüm. Bir savaşçının bir sözü vardı. O beni çok etkilemişti.
Bende şöyle yazılmasını isterdim.” Ah genç (adım soyadım). Bırakır sadık yoldaşları onu huzurlu
uykuya” çok anlamlı. Öldüğünde başında kimler olacağını hiç sorun etmiyorum. Umarım sizler beni
çok iyi hatırlarsınız.
Bazen yazdıklarımı kimselerin okumadığını biliyorum. Hiç de umurumda değil! Yakın arkadaşlarım
dahi okumuyor. Ben sorun etmiyorum. Sanırsam ben birkaç kişinin ya da yoldaşlarımın yazarıyım.
Esen ola!
Merhabalar, ben İnanç Akyazı. Karadeniz Teknik, Atatürk, Trabzon ve İstanbul üniversitesinde okumaktayım. Felsefe, edebiyat , teknik-bilim pazarlama, reklamcılık ve sanat ile uğraşmaktayım.