Kağıttan Uçak
Sessiz sessiz hayatı adımlıyorum. Attığım adımlar ileriye mi gidiyor? Yoksa geçmişe mi ilerliyorum? Yürüdüğüm sayfalar karalanıyor. Karalandıkça, yaralanıyor sayfalarım. Adımlarım yollarımı değil, kağıtlarımı dolduruyor.
Kâğıttan uçaklar yapardık ya küçükken. Ben bir türlü güzel uçuramazdım. Arkadaşlarımın uçakları havada uzun uzun süzülürken, benim uçağım en yakın zemine toslar, ucu kırış kırış olurdu.
Kâğıttan uçak yapmayı öğrenemedim bir türlü. Ama uçabilmek için ne gerekiyor, bunu iyi biliyorum artık. Daha iyi uçabilmek için uçağın ucunun sivri olması lazım. Önündeki havayı kırması, parçalaya parçalaya gitmesi lazım. Sağlam kalabilmek için kendi yolunu açmak, biraz da etrafına zarar vermek gerekiyormuş. Uçaklar böyle çalışıyormuş. Kâğıttan olanları da demirden olanları da.
Kelimesi bile havalı değil mi? “Uçak.” Gücü simgeleyen bir kelime sanki. Havada olması bile yeterince havalı iken, çok daha kuvvetli bir havası var gibi. Teknolojinin harika nimetlerinden bir tanesi. Duruşu ile gözleri olmasa da bakışı ile bir asalet taşıyor. Kuşlar bile onun kadar hızlı uçamaz, onun kadar dayanıklı olamaz. O demir yığını, işini her zaman en iyi şekilde yapar.
Bir anda yükselen uçaklar, sanki hayallerime gider gibi hissediyorum ben. Böyle bir uçağa bineyim, beni hayallerime uçursun isterim. Bazen, insanları hayallerine götürüyor uçaklar. Bazen ise hayallerinden götürüyor. Biraz buruk bir ayrılık hissi kalıyor kimisinde. Kavuşmanın heyecanını taşıyor kimisine.
Gündüzleri arkasında bıraktığı izini de geceleri yanıp sönen ışıklarını da seviyorum. Onları yıldızlardan ayırmaya çalışmak muhteşem bir şey değil mi? Gökyüzündeki en güzel ışıklardan birisine benzeyebiliyor işte onlar.
Şimdi ben; kâğıttan uçaklarının üzerine pencereler çizmiş, arasına da hayallerini yazmış bir çocuğum. Onları, gökyüzünde uçurmayı beceremiyorum hala. Ama tutuyorum. Sıkı sıkı taşıyorum. Her zaman onları hatırlayarak yaşıyorum. Ve inanıyorum. Bir gün kâğıttan uçaklarımı gökyüzüne bırakacağım. Benim uçaklarım da bir gün uçacak en tepelerde. Yıkılmadan, kırışmadan uzun uzun uçacaklar.
Kâğıttan uçaklarımla, demirden hayallerimle, çizdiğim pencerelerden bakıyorum gökyüzündeki geleceğime…
Onur Yağmur konuşuyor. (Kendisini merak edenler için kısa bir bilgilendirme.) Lise yıllarımda Bilişim Teknolojileri bölümünü okumanın ardından sektöre devam etmek istedim ve lisans eğitimi için KTÜ İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri bölümü ile Trabzon’a geldim. AÜ Medya ve İletişim bölümü mezunu ve İÜ Grafik Tasarımı öğrencisi olarak da eğitimlerime devam ediyorum. KTÜ Girişimcilik ve Pazarlama Kulübü başkanlığını devam ettirmekle beraber, Mercek Dergisi departman sorumluluğunu üstlendim. Hayallerimi hedeflere dönüştürerek yaşayan bir Malatyalıyım ve beni okuduğunuz için teşekkür ediyorum.
bir sürü kağıttan uçak yapalım bizler de gökyüzüne bırakalım