Dilek Tut ve Bırak
Hayattan bir dileğin olsun, inanarak dile o dileği. Ümit içinde dile ama bekleme. Peşine düşme, bırak.
İster yüce Evren’e bırak, istersen ilahi güce. Yalnızca bu dünyadaki sesinin, düşüncelerinin önemli olduğunu ve birileri, bir şeyler tarafından duyulduğuna inan. Çünkü buna inanmazsan, konuşmayı bırakırsın. Konuşmayı bırakırsan, dinlemeyi bırakırsın. Dinlemeyi bırakırsan, yaşamayı bırakırsın.
Kim bilir? Belki dokuz yaşında sonucunun ne olacağını tahmin etmediğin bir şey dilemişsindir. Çocuksun ya, çok inanmışsındır olacağına. Belki çok kötü bir şey yaşamışsındır, belki duyabildiğin tek şey kendi nefesin olmuştur o an.
Hayattan bir şey istemişsin diyelim ki, dokuz yaşında. Şimdi sorsak, öyle bir şey yok dersin, hatta dileği bile hatırlamazsın. Ama evren o dileğin için çoktan bir filiz yeşertmiştir bile; o filize can vermiş, nefes vermiş, güneş vermiş, hayat vermiştir.
Hani oldu ki diyelim! Özenerek, yalnızca senin için bir filiz yaratmıştır belki evren. Yalnızca seni anlayacak olan, yalnızca senin olan. Yalnızca seni bulduğunda anlam kazanan.
Doğru zamanda karşına çıkması için yetişmeye devam ediyordur belki, hiç ummadığın bir anda, belirecek karşında. Belki ben bunu istemedim ki diyeceksin, belki ben böyle bir şey beklemiyordum diyeceksin. Belki “neden şu an?” diye soracaksın kendine.
Ama unutma, evrene göre zaman yok, zaman senin kafanda. Ve belki de her şey olmuştur tam zamanında. Olması gerektiği yerde, olması gerektiği anda. Karşına çıktığında anlayacağın bir dilek, tanıyacaksın farkına vardığında.
Ben Aleyna Yenigün, Trabzon doğumluyum ve Trabzon’da yaşıyorum. Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyoloji bölümü 2. sınıf öğrencisiyim. Çocukluktan beri yazıyorum, farklı mecralarda ve kitaplarda yayınlanmış yazılarım var. En büyük
idealim dünya çapında ütopik ve felsefi bir yazar olmak. Psikoloji, felsefe, kişisel gelişim ve
metafizikle ilgileniyorum. Bir yayın platformunda
sohbet yayıncısıyım. Şu anda iseMercek dergisinde yazarlık yapıyorum. 🙂